Sanal TV
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Sanal TV

Sanal TVHoş geldin, .
Son Ziyaretiniz: Perş. Ocak 01, 1970
Mesaj Sayınız: 0

 
AnasayfaPortalLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
gokalp_ksk
Alışmış Üye
Alışmış Üye



Mesaj Sayısı : 96
Altın Portakal Ödülü : 188
Sanal TV Oscar Ödülü : 0
Kayıt tarihi : 10/09/10

Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar) Empty
MesajKonu: Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar)   Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar) Icon_minitimePtsi Eyl. 13, 2010 12:59 pm

anpınar, bu eserin konusu için: 'Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.' demektedir. Tanpınar'ın en önemli denemelerin den biri olan bu kitapta beş şehir anlatılmaktadır: Ankara, Er zurum, Konya, Bursa, İstanbul. Tanpınar' ın gözlemleri, etkile yici üslubu birleşince edebiyatımızın en değerli eserlerinden biri doğmuştur. Türk Edebiyatında en kıymetli denemelerden biridir.
BEŞ ŞEHİR
Tanpınar, bu eserin konusu için: 'Hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır.' demektedir. Tanpınar'ın en önemli denemelerin den biri olan bu kitapta beş şehir anlatılmaktadır: Ankara, Er zurum, Konya, Bursa, İstanbul. Tanpınar' ın gözlemleri, etkile yici üslubu birleşince edebiyatımızın en değerli eserlerinden biri doğmuştur. Türk Edebiyatında en kıymetli denemelerden biridir.

Eserden seçmeler
Ankara
Belki Millî Mücadele yıllarının bıraktığı bir tesirdir, belki doğrudan doğruya çelik zırhlarını giymiş ortada dolaşan bir eski zaman silahşoruna benzeyen kalesinin bir telkinidir; An kara, bana daima dasitani ve muharip göründü. Şurası var ki şehrin vaziyeti de buna müsaittir. Daha uzaktan gözümüze çarpan şey iki yassı tepenin arasındaki geçidiyle tabii bir is tihkam manzarasıdır…


Ankara, uzun tarihinin şaşırtıcı terkipleriyle doludur. Asırlar
içinde uğradığı istilalar, üst üste yangınlar ve yağmalar, şehir de geçen zamanların pek az eserini bırakmıştır. Acayip bir karışıklık içinde bu tarih daima insanın gözü önündedir. Türk kültürünün kendinden evvel gelmiş medeniyetlerden kalan şeylerle bu kadar canlı surette rast gele karıştığı, haşır neşir ol duğu pek az yer vardır...

Erzurum
Hiçbir yerde memleketin Birinci Cihan Harbi'nde geçir diği tecrübenin acılığı burada olduğu kadar vuzuhla görüle mezdi. Bu, eski ressamların tasvir etmekten hoşlandığı şekil de, ölümün zaferi idi. Dört yıl, bu dağlarda kurtlara insan etinden ziyafetler çekilmiş, ölüm her yana dolu dizgin saldır mış, seçmeden avlamıştı. Uğursuz tırpan durmadan, bir saat rakkası gibi işlemiş, rast geldiği her şeyi biçmişti. Bununla be raber, nüfusu altmış binden sekiz bine inen Erzurum Millî Mücadeleye ön ayak olmuş, Ermenistan zaferini idrak etmiş, yavaş yavaş sağ kalan hemşerilerini toplamaya başlamıştı.



Erzurum Türk tarihine, Türk coğrafyasına 1945 metre den bakar. Şehrin macerası düşünülürse, bu yükseklik daima göz önünde tutulması gereken bir şey olur. Malazgirt Zaferi nin açtığı gedikten yeni vatana giren cedlerimizin fethettikleri büyük, merkezi şehirlerden biridir.

Tarihimizin ikinci dönüm yerinde, Millî Mücadelenin ilk temeli gene Erzurum'da atılır. Her şeye rağmen hür, müstakil yaşamak iradesi, ilkin bu kartal yuvasında kanatlanır. Ata türk, Erzurum'dan işe başlar. Tıpkı ilk fatihler gibi oradan Anadolu'nun içine doğru yürür; ordan başlayarak yurdumuzu, milletimizin tarihî hakları adına yeni baştan fethederiz.
Konya
Konya, bozkırın tam çocuğudur. Onun gibi kendini gizle yen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkırın kendini gizleyen esrarlı bir güzelliği vardır. Bozkır kendine bir serap çeşnisi vermek ten hoşlanır. Konya'ya hangi yoldan girerseniz girin sizi bu serap vehmi karşılar. Çok arızalı bir arazinin arasından ufka daima bir ışık oyunu, bir rüya gibi takılır. Serin gölgeleri ve çeşmeleri susuzluğumuza uzaktan gülen bu rüya, yolun her dirseğinde siline kaybola büyür, genişler ve sonunda kendini zi Selçuklu Sultanlarının şehrinde bulursunuz.


Mevlana şairdir. Şiiri inkâr etmesine, küçük görmesine rağmen Şark'ın en büyük şairlerinden biridir. Nasıl Garp Or ta Çağı,bütün azap korkusu, içtimai düzen veya düzensizliği ile rahmaniyet iştiyakı ve adalet susuzluğu ile Dante'nin ese­rinde toplanırsa, Müslüman Şark'ta bütün varlık hikmeti, Hakk'la Hakk olmak ihtirası ve cezbesiyle Divan-ı Kebir'dedir.

Bursa
Bu devir, haddi zatında bir mucize, bir kahramanlık ve ruhaniyet devri olduğu için, Bursa, Türk ruhunun en halis ölçülerine kendiliğinden sahiptir, denebilir. Bu hakikati gayet iyi gören ve anlayan Evliya Çelebi, Bursa'dan bahsederken "Ruhaniyetli bir şehirdir." der.


İster istemez sayarsınız: Gümüşlü, Muradiye, Yeşil, Nilü fer Hatun, Geyikli Baba, Emir Sultan, Konuralp... Bunlar ha kikaten bir şehrin semt ve mahalle adları; yahut tıpkı bizim gi bi muayyen bir zaman içinde yaşamış birtakım insanların anıldıkları isimler midir? Hepsinin mazi dediğimiz o uzak ma sal ülkesinden toplanmış hususi renkleri, çok hususi aydınlıkları ve geçmiş zamana ait bütün duygularda olduğu gibi çok hasretli lezzetleri vardır...


Bu kuruluş asrından sonra Bursa, sevdiği ve büyük işler de o kadar yardım ettiği erkeği tarafından unutulmuş, boş sa rayının odalarında tek başına dolaşıp içlenen, gümüş kaplı küçük el aynalarında saçlarına düşmeye başlayan aklan sey rede ede ihtiyarlayan eski masal sultanlarına benzer. İlk önce Edirne'nin kendisine ortak olmasına, sonra İstanbul'un tercih edilmesine kim bilir ne kadar üzülmüş ve nasıl için için ağ lamıştır.


Evliya Çelebi, Bursa çeşmelerinden bahsettikten sonra sözü, "Velhasıl Bursa sudan ibarettir." diyerek bitirir. Canım Evliya!


Şimdi Bursa'da asıl zamanın yanı başında, bizim için on dan daha başka ve daha derin olarak mevcut olan ikinci za manı yapan şeyin ne olduğunu öğrenmiş gibiyim. Bu ses ve onun etrafı kucaklayan, her dokunduğu şeyin özünü bir ebe­diyette tekrarlayan akisleri, bu mevsimlerin ve düşüncelerin ezeli aynası, zamanın üç çizgisini birden veren tılsımlı bir ay nadır. Sanatın aynası da bundan başka bir şey değildir.

İstanbul
Asıl İstanbul, yani surlardan beride olan minareyle cami lerin şehri, Beyoğlu, Boğaziçi, Üsküdar, Erenköy tarafları, Çekmeceler, Bentler, Adalar, bir şehrin içinde âdeta başka başka coğrafyalar gibi kendi güzellikleriyle bizde ayrı ayrı duygular uyandıran, hayalimize başka türlü yaşama şekilleri ilham eden peyzajlardır.
Her İstanbullu az çok şairdir; çünkü irade ve zekâsıyla yeni şekiller yaratmasa bile, büyüye çok benzeyen bir mu hayyile oyunu içinde yaşar. Ve bu, tarihten gündelik hayata, aşktan sofraya kadar genişler.

"Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak." Yahut "Ni sandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır." diye düşün mek, yaşadığımız anı efsaneleştirmeye yetişir. Eski İstanbullu lar bu masalın içinde ve sadece onunla yaşarlardı.


Bugün mahalle kalmadı. Yalnız şehrin şurasına burasına dağılmış, eski, fakir mahalleliler var. Birbirlerinin hatrını sor mak, bir kahvelerini içmek, geçmiş zamanı beraberce anmak için zaman zaman gömüldükleri köşeden çıkan, bin türlü zah mete katlanarak semt semt dolaşan ihtiyar mahalleliler...

Bugünün mahallesi artık eskiden olduğu gibi her uzvu birbirine bağlı yaşayan topluluk değildir; sadece belediye teş kilatının bir cüzü olarak mevcuttur. Zaten mahallenin yerini yavaş yavaş alt kattaki üsttekinden habersiz, ölümüne, diri­mine kayıtsız, küçük bir Babil gibi, her penceresinden ayn bir radyo merkezinin nağmesi taşan apartman aldı.

Beylerbeyi'nde, Emirgan'da, Kandilli veya İstinye'de gü nün her saati birbirinden ayrı şeylerdir. Beykoz, Çubuklu, ağaçlarının serin gölgesinde henüz son rüyalarını üstlerinden atmaya çalışırken Yeniköy ve Büyükdere gözlerinin ta içine batan güneşle erkenden uyanırlar. Kuzguncuk'ta sular, sahil boyunca, arasına tek tük sümbül karışmış bir menekşe tarlası gibi mahmur külçelenirken, ince bir sis tabakasının büyük zambaklar gibi kestiği İstanbul minareleri kendi hayallerinden daha beyaz bir aydınlığa benzer.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Beş Şehir (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Sanal TV :: Kitaplar :: 100 Temel Eser-
Buraya geçin: